AVRUPA’DA İSLAMOFOBİ: FRANSA ÖRNEĞİ

  • | Monday, 4 October, 2021
AVRUPA’DA İSLAMOFOBİ: FRANSA ÖRNEĞİ

     1970’lerde ve 1980’lerde göçmen işçilerin aileleri ile beraber Avrupa ülkelerine gelmeye başlamaları, göç dalgasını ciddi olarak etkilemiştir. Fransa’ya büyük oranda eski sömürgesi konumundaki Mağrip, Cezayir, Fas ve Tunus’tan göçler gerçekleşildi.

2000 yılında Fransa İçişleri Bakanlığı’na bağlı Yüksek Entegrasyon Konseyi’nin yayınladığı “Cumhuriyet’teki İslam” raporuna göre 4 milyon 155 bin olan Müslüman nüfusu, 2011 yılında ise İçişleri Bakanı Claude Guéant’a göre 5 ile 6 milyon arasında bir topluluğa ulaşmaktadır. 14 Eylül 2010’da Fransa Parlamentosu kamusal alanda yüzü kapayan kıyafetlerin giyilmesini yasaklayan bir karar almıştır. Bu karara göre ibadethaneler ve konutlar dışında neredeyse her yerde burka giymek ve peçe takmak illegal hale gelmiştir. Fransa’daki Ulusal İslamofobi Gözlem Merkezi’nin verilerine göre 2011’de Müslümanlara karşı saldırılarda bir önceki yıla göre %34’lük bir artış gözlenirken 2012’de ise bu oran artık “alarm” seviyesini aşmıştır. 2012 Ocak-Ekim ayları arasında rapor edilmiş 175 İslamofobik eylem gerçekleştirilirken bu sayı 2011’in aynı dönemine göre %42’lik bir artış manasına gelmekteydi. İslamofobi’ye karşı mücadele eden Fransa İslamofobi ile Mücadele Derneği'nin (CCIF) verilerine göre ise 2012 yılında Fransa’da 414 İslamofobik eylem gerçekleştirilmiştir. Bu eylemlerde pek çok kez mescit ve camiler hedef alınırken bireysel taciz ve saldırılara maruz kalanların %76’sı peçeli Müslüman kadınlardır. Bu istatistikler her gün bir bireyin İslamofobik saldırılara maruz kaldığı anlamını taşımaktadır .

Fransa-Toulouse’da 24 Mart 2015 tarihinde 24 yaşında hamile bir Müslüman kadın, çocuklarını okula bıraktıktan sonra evine dönerken iki erkek tarafından saldırıya uğramıştır. Saldırı esnasında başörtüsü çıkarılmaya çalışılmıştır. Saldırganların kadına “kendi evimizde buna izin vermiyoruz” diyerek şiddet uygulamaları sonucunda kadın hastaneye kaldırılmıştır. İslam karşıtlığının “fobi” olmaktan çok daha ileriye gittiği açıkça görülen 2014 yılında, Fransa’da Seine-Saint Denis’te cami binalarının bir kısmında yıkım başlatılmıştır. Cami yönetiminin kiralık geçici ibadethane talepleri reddedilmiştir. Ekim 2014’te ise Saint Martin’de Müslümanlar Derneği’nce yapılmakta olan caminin duvarına domuz sosisleri ile saldırılmıştır. Fransa’nın kuzeybatısında 2014’ün son aylarında, birçok benzer olay yaşanmıştır.

Fransa İslamofobi ile Mücadele Derneği'nden (CCİF) yapılan açıklamada, 2014 yılında bir önceki yıla göre İslamofobik saldırılarda yüzde 10 artış yaşandığı vurgulandı. 7 ve 9 Ocak 2014 tarihinde Paris'te gerçekleştirilen terör saldırılarından sonraki bir ayda ise saldırıların yüzde 70 arttığına dikkat çekildi.

2017 yılındaki yeni cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olan Le Pen, cumhurbaşkanı olması durumunda Fransa’ya göçmen girişini durduracağını, siyasi sığınma ve evlilik vasıtasıyla ülkeye giriş yapma hakkını sınırlandıracağını, ülkede oturma ve çalışma izni bulunan yabancıların sağlık harcamalarını ilk iki sene kendilerinin karşılaması ve göçmen çocuklarının ücretsiz eğitimi hususunda düzenleme gerçekleştireceğini, sokakta dahi başörtüsünün yasaklanacağını ve siyasal İslamcı gruplara savaş açacağını, bu gruplara ev sahipliği yapmakta olan camileri kapatacağını, finansmanlarını keseceğini ve bu gruplarla bağlantısı bulunan kimseleri sınır dışı edeceğini belirtmiş ve doğrudan bir şekilde göçmenleri hedef alıcı, İslamofobik bir propagandada bulunmuştur.

Bu sonuçların ışığında Ezher Aşırılıkla Mücadele Gözlemevi, sosyal dokuyu parçalayan ve Fransız toplumun tüm kesimlerinin bir arada yaşamasını bozan bu fenomenle ciddi bir şekilde yüzleşme gerekliliğinin altını çiziyor. Müslümanların Fransız toplumunun temel bir parçası olduğuna şüphe yoktur. Bu nedenle Gözlemevi, Fransız toplumun içinde Müslümanları hedef alan herhangi bir çağrıya karşı uyarıda bulunuyor.

 

 

 

Print
Tags:
Rate this article:
No rating

Please login or register to post comments.