Barış içinde yaşamak kavramı, başkalarının cinsiyeti, rengi, ırkı, kökeni, dili veya dini ne olursa olsun saygı duyup kabul etmek ve Allah'ın insanları yarattığı normal insan içgüdüsü doğrultusunda diğerlerinin hak ve özgürlüklerini ihlal etmemek anlamına gelir. Aynı zamanda toplumdaki herkesin birbirine saygı duyması, birbirlerinin yanlışlarını hoşgörüyle karşılaması ve toplumun her zaman dayanışma içinde olması demektir.
Barış içinde yaşama insani bir gerekliliktir ve yalnızca belirli bir inancın veya felsefenin kendi içinde bir gerekliliği değil, aksine, o tüm insanlığın hedefi aynı zamanda medeniyetinin ve ilerlemesinin temelidir. Bu da, yüce ortak değerlere ulaşmak için birlikte çalışma sorumluluğunu hepimize yüklemektedir. Farklı milletlerin bir arada yaşaması tarih ve din olgularına da bağlıdır. Sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet, vicdan, insaf ve adalet bir milletin barış içinde yaşaması için yeterlidir. Barış içinde yaşama hakkı, hem tüm insan haklarının bir ön koşulu hem de sonucudur. O nedenle, insan haklarının bütününden ayrı ele alınamaz.
Şu anda insan topluluğu, insan varlığımızı tehdit eden ve insanlığın özünü yok eden ciddi krizler yaşıyor. Bunların arasında, insanın haklarını ve onurunu ihlal eden kanlı silahlı çatışmalar şeklinde somutlaşan ahlaki ve entelektüel krizlerdir. Bu insan Allahın dünyadaki yaratığı en yüce yaratıktır.
Savaşlar, şiddet, terör, mezhepçilik, nefret ve ayrımcılığın yaygınladığı zaman, aklın sesi, zorluğun nedenlerini ortadan kaldırmak, düşmanlık yerine işbirliği, dışlama yerine saygıyı, kavga yerine barışı ve şiddet yerine hoşgörüyü sağlamlaştırmak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya davet ediyor. Bir arada yaşama, tüm semavi dinlerin getirdiği bir amaç ve mesajdır. İnsan onurunun korunması, barış içinde yaşamanın temelidir. Bu nedenle tüm semavi dinler, ırkları, renkleri, soyları, kökenleri, dilleri veya dinleri ne olursa olsun insanların barış içinde yaşamaları çağrısında bulundu. İslam'ın, bazı insanların sandığı gibi sadece Müslüman insanı değil, insanoğlunu onurlandırmak için eşsiz bir önem verdiğini görüyoruz. Allah u teala şöyle buyuruyor: “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık”. (İsra suresi: 70)
İnsanları şerefli kılmaya yönelik bu Kur'an vurgusu, İslam'ın vatandaşlık ve barış içinde yaşamanın esaslarından biri olarak onayladığı ilk temellerden biridir.
Yüce Allah'tan tüm insanlığa hayır ve barış getirmesini niyaz ederiz.