Kıble, Müslümanların namaz kılarken ve bazı ibadetlerini yerine getirirken yöneldikleri yönü ifade eder. Kıble, İslam'da sadece bir yön değil, aynı zamanda derin bir manevi anlam taşır. Müslümanlar, namazlarını Kabe'ye yönelerek kılarlar ve bu, onların inançlarını kuvvetlendirir. Kabe'ye yönelmek, birlik ve beraberliğin bir sembolüdür; tüm Müslümanların aynı amaca yöneldiğini gösterir. Aynı zamanda, kıbleye yönelmek, Allah'a olan bağlılığı ve teslimiyeti ifade eder.
Hz. Peygamberimiz (s.a.s) ve Müslümanlar Medine'ye hicret ettiklerinde, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca kıbleleri Beytül Makdis idi. El-Bera b. Azib -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre: "Resulullah (s.a.s), on altı veya on yedi ay boyunca Beytül Makdis'e doğru namaz kıldı..." (Müttefekun Aleyh).
İlahi emir, Hz.Peygamberimiz'e (s.a.s), kıbleyi Mekke'deki Mescid-i Haram'a çevirmek için hicretin ikinci yılında Şaban ayının ortasında geldi. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:"Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa çevirin..." (Bakara Suresi - Ayet 144).
Müminlerin cevabı tam bir doğruluk, hidayet ve nur oldu. Emre uymakta adeta yarış ettiler ve halleri dilleriyle şöyle diyordu: "Duyduk ve itaat ettik".
Bu büyük olay müşriklerin inatlarını daha da artırdı ve şöyle dediler: "Yakında Muhammed, bizim dinimize geri döner, nasıl ki kıblemize geri döndü". Fakat onların bu tahminleri boşa çıktı, çabaları sonuçsuz kaldı ve gazap üstüne gazapla geri döndüler.
Kıblenin değişmesi, Hz. Peygamberimiz'in (s.a.s), Rabbinin katındaki yüksek makamının bir teyididir. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s.a.s), namazında Beytül Haram'a yönelmeyi severdi ve ruhu, yeryüzünün en şerefli yerini karşılamaya can atardı. El-Bera b. Azib -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre: "Resulullah (s.a.s), Kabe'ye yönelmeyi çok severdi. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Göklerde yüzünün (vahiy bekler gibi) döndüğünü görüyoruz. İşte şimdi seni, hoşnut olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir" [Bakara: 144]. Böylece Resulullah (s.a.s), Kabe'ye yöneldi" (Buhari rivayet etmiştir).
Kıble'nin değiştirilmesi, Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa arasındaki güçlü ilişkiyi teyit etti ve bu ilişkinin gücünü ve şerefini gösteren kanıtlar bulunmaktadır. Hz. Ebû Zerr'in Peygamber Efendimiz 'e (s.a.s), şöyle demesi gibi: "yeryüzüne konulmuş olan ilk mescidin hangisi olduğunu sordum. "Mescidi Haram" diye buyurdu. "Sonra hangisi?" dedim. "Mescidi Aksa" diye buyurdu (Buhari rivayet etmiştir).
Toplumsal düzeyde ise bu durum, Müslümanların dayanışmasını ve birlikteliğini, Allah'ın vahiy ve yasalarına teslimiyette tek bir vücut gibi olduklarını gösterir. Öyle ki, bazıları Mescid-i Haram'a doğru namaz kılmaya yetişemeden vefat eden kardeşleri için endişelenmişlerdi. Bunun üzerine Hak Teala şu ayeti indirdi: Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir (Bakara Suresi - Ayet 143).
Kıble'nin değiştirilmesi, bu dünyada en yüce amacın, kıble yönü ne olursa olsun, Allah’a kulluk etmek ve O’na teslim olmak olduğunu vurguladı. Çünkü doğular da batılar da Allah'ındır. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Doğu da batı da Allah'ındır, nereye dönerseniz Allah'ın yönü orasıdır. Doğrusu Allah her yeri kaplar ve her şeyi bilir. (Bakara Suresi - Ayet 115).